Dünya, küresel iklim değişikliği, gıda güvensizliği ve toplumsal cinsiyet eşitliğinin sağlanamaması gibi krizlerin yıkıcı etkileriyle karşı karşıya kalmaya devam ediyor. Bu krizler, servet sahiplerine her zamankinden daha fazla kâr ve sermaye sağlarken işçileri, dar gelirli grupları ve ötekileştirilmiş toplulukları sömürgeci ekonominin içine hapsediyor. Özellikle bakım ekonomisine gereken değerin verilmemesi de kadınları zaman ve gelir yoksulluğuna itiyor.
Oxfam’ın yayımladığı “Radical Pathways Beyond GDP - GSYİH Ötesindeki Radikal Yollar ” başlıklı tartışma belgesinde, gayri safi yurt içi hasılanın (GSYİH) artık temel bir ekonomik gösterge olarak yetersiz kaldığı ve amaca uygun olmadığı konusunda giderek artan fikir birliği tartışılıyor.
Belge daha adil, eşit, refah ve feminist bir dünyanın radikal bir şekilde desteklenmesi gerektiğini savunarak önceki eşitsizlikleri en aza indirgeyecek yeni alternatiflere ihtiyaç duyulduğuna işaret ediyor.
Yalnızca paraya çevrilebilenleri sayan; aile ve sosyal ilişkilerden çok piyasa ilişkilerine, dayanışmadan çok bireyselliğe ve refahtan çok rasyonel seçime önem veren GSYİH, kadınları ev içi alana hapsederek emeklerini görünmez kılıyor. Bu nedenle hükümetlerin sömürgecilikten arındırılmış, radikal ve dönüştürücü yeni bir ekonomik çerçeveyi oluşturmak için çalışmaları ve kadınlar ve hassas grupları da sürece dahil etmeleri gerekiyor.
Sadece ekonomik büyümeye değil, sosyal refaha odaklı bir ekonomiyi mümkün kılmak için alternatif politikaların rehberliğinde kapsayıcı ve eşitsizlikle mücadele edecek bir sisteme olan ihtiyacı ve alternatif refah ölçümlerinin gerekliliğe vurgu yapan raporda öne çıkan istatistikler ise şu şekilde: